Veba Özet
- Davutburak Dündar

- 7 Eki 2020
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Ara 2020
"‘’Dünyada savaşlar olduğu kadar vebalar da meydana gelmiştir. Vebalar da savaşlar da insanları hazırlıksız yakalar. Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir.’’
Tüm bu romanın anlatıcısı olan Dr Rieux’un, veba süresince şehirlileri gördüğü ve duygularını paylaştığı akıcı, derin ve çarpıcı bir dille anlattığı mükemmel bir romandan oluşur.
Bu romanın konusunu oluşturan olaylar Oran kentinde meydana gelir. İlk bakışta sıradan olan bir şehir Fransız ilinden başka bir şey değildi.
Her şey bir nisan sabahı ölü bir fareyle karşılaşılması ile başlar. Çok geçmeden Doktor Rieux, orada oturan herkesin ölü fareleri konuştuğunu anlar. Tavan aralarında, merdivenlerde, komşu evlerin çöp tenekelerinde fare ölüleri kulaktan kulağa yayılmaya başlar. Hatta fabrikalarda yüzlerce fare ölüsü toplanıldığı öğrenilir. Kentliler işte bu dönemde kaygılanmaya başlar.
Gazetelerin akşam baskısından sonra olaya el konulsa da bu iğrenç istiladan şehirlileri korumak için hangi acil önlemler alınacağını bilemiyorlardı. Ancak sonraki günlerde durum ciddileşir. Fareler halkın gözleri önünde öbek öbek ölüyorlardı. Şehirde endişe doruğa ulaşmış, kökten önlemler istiyorlar, yetkilileri suçluyorlardı. Bu önemli durum artık insanlarda kendisini belli etmeye başlamıştı. Boyunlarında koltuk altlarında, kasıklarında şiddetli ağrılarla hastalar artıyordu.
‘’Veba’’ sözcüğü ilk kez ağza alınıyordu. Dr. Rieux kapıcısını kaybettikten sonra bu hastalıkla ilgili bildiklerini kafasında toparlamaya çalışıyordu. Bunun veba olmadığını kabul etmek istiyordu. Ancak hastalığın yayılmasına bakıldığın da iki ay dolmadan kentin yarısını öldürebileceğini göz ardı edemiyordu. Tüm doktorlar ve valilikle görüşmelerinde başlangıçta isim koyamasalar bile bu hastalığa vebaymış gibi davranıp, gerekli sorumluluk ve önlemleri alma kararı verirler. Yine de bir süre önlemler çok ciddi değildir ve kamuoyunu telaşlandırmaktan kaçınırlar. Bu işkenceli hastalık ve ölümler öyle hızlı artmaya başlar ki beklenilen serumlar kente ulaşmakta gecikir, yollanılanlar ise yetersiz kalır. Castel bir serum geliştirmek için çalışmalara başlar. Ve artık tamamen karar verilir veba ilan edilir, bildirge ile tüm kente yayın yapılır: ‘’Kenti kapatın!’’
Karar yürürlüğe konduktan sonra kimse şehirden çıkamaz. Şehirliler bir taraftan birden bire gelen sürgünle baş etmeye çalışırken, kapılara nöbetçiler dikilirken Oran’a hareket eden kara ve deniz yolundaki tüm araçlar geri döndürülüyordu. Tüm kent karantinaya alınmıştı. Trafik yok denecek kadar azalmışken, dükkânlarda ‘’tükendi,’’ ya da ‘’bulunmaz,’’ yazıları artıyordu.
Rieux’un yükü artmıştı. Çalıştığı hastane dışında sorumluluğuna ek açılan üç hastane daha verilmişti. İlk zamanlarda telefon etmek, ambulansı beklemeden başka hastalara koşmak gibi kendini sınırlamaya çalışsa da aileler vebanın sonucunu bildiğinden zorluk çıkarmaya başlamış ve kapılarını örtmüşlerdi. Çığlıklar, buyruklar, polis müdahalesi, silah zoruyla hasta götürülmeye kadar dayanmıştı iş. Rieux anca bir hastadan diğerine koşabiliyordu ama zamanla kendisine yardım eden isimler olmuştu; Grand, Castel, Cottard, Tarrou, Rambert.
Kentin katedrali tüm hafta boyunca dindarla doluyordu. Rahip Paneloux, Dr. Rieux’unda içinde bulunduğu çokta inançlı olmayan bu kentin insanlarına seslenirken ‘’bu felaketi hak ettiniz ‘’ diyerek vaaz veriyordu. Bir süre sonra yardımlar için rahipte Dr. Rieux'un yardım ekibinde yer almaya karar vermişti.
Halkın durumu kötüleşiyordu; sıcağın ve vebanın etkisiyle akıllarını yitirerek, işi şiddete vardıran, kentin dışına kaçmak için nöbetçilerle uğraşanlar oluyordu. Bir taraftan gazeteci olan Rambert’ta rehin kaldığı bu kentten çıkmak ve sevdiğine kavuşmak için her türlü izni ayarlamaya çalışıyordu ancak bunun yasal yollardan olmayacağını anlamıştı yine de ayrılmanın yollarını bulana kadar bu ekiple çalışmak istiyordu.
Hoşnutsuzluk durmadan artıyor, yöneticiler halkın isyana kalkışmasından korkuyordu. Sıcaklar arttıkça vebanın etkileri de artıyordu.
Rieux’un önderliğinde aslında Tarrou’nun kararlı desteği ile gönüllü sağlık hizmeti organizasyonu başlatılmıştı. Castel ise tüm iyi niyeti ve enerjisi ile elindeki malzemelerle serum üretme çabasındaydı.
Karantinadan çıkan ya ve mutsuzlukla çılgına dönen kişiler, vebayı kurutma hayali ile evlerini ateşe vermeye başlamıştı. Mahallelerde artan bu eylemlerle baş etmek güçleşiyordu. Yetkililer veba durumunu sıkıyönetime çevirmeye karar verdiler ve belli bir saate kadar sokağa çıkma yasağı başlatılmıştı.
Kuşkusuz kitabın en çarpıcı bölümü ölüler için gerçekleştirilen olaylardı. Tabutlar azalmış, kefen bezi, mezarlıklar yetmez olmuştu. Kadın erkek, derin çukurlarda, kireçlerde üst üste gömülüyor ya da fırınlarda yakılıyordu yahut denizlere atılıyordu. Veba sevme gücünü ve dostluk duygusunu bile herkesin elinden almıştı. Sağlık kollarında çalışanlar başta Rieux ve ekibi artık bu yorgunluğu kaldıramıyordu.
Aylar sonra Ekim ayında Castel’in serumu küçük bir çocukta denenmeye başlamıştı. Rieux’un son umudu buydu. Gözlerini ayırmadan etkilerini izlediler. Durumunda hafifleme olmasa da normalden çok daha uzun bir süre dayanmıştı ancak çocuğu kaybettiler. Denemeler sonucu Castel’in serumunun katkısı olduğuna inanmaya başladılar.
Karantinaya dönüştürülmemiş kamu binası kalmamıştı, hastalık boyut değiştirmiş hastalar artık kan tükürerek hızla ölüyorlardı ama hıyarcıklı veba vakası azalıyordu. Belediye stadına da bir karantina kampı kurulmuştu.
Bu süreçte Rambert çıkış için futbolcu Gonzales diye biriyle tanışmıştı, bu stadın gözetim görevlilerinden biri olarakta onu atamışlardı fakat Rambert gitmekten vazgeçmiş Rieux’un yanında yer almaya devam etmeye karar vermişti. Toplum dışına itilmiş bu korkulu yerde vatandaşların moralinin iyice bozulması ile çatışmalar artmıştı.
Ta ki Noel’e kadar süren bu olayların ardından sokaklarda yeniden fareler gözükmeye başlamıştı. Hastalıkta da sayıca bir gerileme söz konusuydu. Bu umulmadık bir şey olsa da Castel’in serumu birden biri bir dizi başarı kazanıyordu. Kentte pek bir şey değişmese de yüzlerde rahatlama en azından gülümseyen yüzler yer almaya başlamıştı. Önleyici kurallarla bir süre daha takip edildikten sonra vebanın uzaklaştığına karar verildi. Ama Doktor Rieux için büyük iki kayıp gerçekleşti ilki vebadan Tarrou’yu ikincisi de başka bir ilde aylardır göremediği tedavi altında olan karısını kaybetmişti.
Bir Şubat sabahı artık kentin kapıları sonuna kadar açıldı. Kentte bayram havası esiyordu. Her ne kadar vebanın izleri silinmeyecek olsa da kent hayata yeniden başlamıştı."

kaynak: https://kitap.yazarokur.com/veba




Yorumlar