İhtiyar Savaşçı
- Davutburak Dündar
- 11 Oca 2021
- 3 dakikada okunur
Bir süredir okuduğum kitabı sizlerle paylaşmak istedim. Sizi vatanından ayrı kalmış, özlem ve acı dolu bir hayata ışınlamak istiyorum. Yaklaşık 45 yıllık bir ayrılık acısına tanık olmak isterseniz Cengiz Dağcı'nın "İhtiyar Savaşçı"sını okuyabilirsiniz.
Bir savaşın ne kadar acı verici olduğunu ve savaşın etkilerinin bir çok kişiyi nasıl olumsuz etkilediğini görür gibi oldum. Her ne kadar görür gibi olmuşum desem de aslında bir nevi yaşadım demem daha doğru olur. Yazar ana vatanından ayrı kalmanın üzüntüsünü öyle bir içtenlikle aktarmış ki gerçekten de etkilenmemek elde değil.
Kırımda bir savaş çıkıyor ve kitabımızın kahramanı İhtiyar Savaşçı, bu savaş için köyünden ayrılıyor ve dört yıl süren bir savaşa katılıyor. Savaş kazanılıyor ve Savaşçıya başarılarından ötürü kendisine madalyalar veriliyor ve köyüne dönüyor. Bilmiyorum ama Savaşçı köyünün yakınına geldiğinde, köyün çevresindeki ölülerden mi? , yoksa içerisinde duyduğu endişeden mi? yoksa yazar yaşadıklarının etkisinden mi? uzunca bir süre köyde daha varmamışken etrafındaki olayları uzunca anlatıyor. Hatıralarını aktarıyor belkide, o hatıraların gerçekleştiği yerde şimdi ise dehşet ve korku verici ölüler görüyor. Her ne olmuşsa gerçekten insana savaşın acı gerçeklerini hatırlatıyor ve Savaşçı'nın hislerini bize hissettiriyor. Yalnızlığı ve korkuyu görüyoruz. Savaşçı için o gece bitmek nedir bilmiyor. Ta ki postanenin orada gelecekte eşi olacak olan Melek Hanım'ı görüp trene binene kadar. Doğrusu tren yolculuğu boyunca da durum iç açıcı değil ya. Bir bir savaştan kurtulan yaşlılar ve çocuklar ölüyor ve tren durana kadar bir ölü yığını birikiyordu. Ne kadar zor bir durum değil mi ? Yakınınızdaki insanların gözlerinizin önünde tek tek ölmesi ve bunlarla sizin ilgilenmeniz. Bu tren yolculuğu ve o ana kadar savaşın acı gerçeklerine şahit olurken tren yolculuğundan sonra yalnızlığın ve vatan özlemi sizi kedere boğuyor.
Artık Savaşçı ve Melek hanım evliydiler ve Kırım'dan sürülmüş sürgün yeri dedikleri bir yerdeydiler. Yazar buradan sonraki dönemi yıllar sonra olarak kaleme almış. Bu sürede 4 oğlu olan Savaşçı artık ihtiyarlamıştı. Çocukları okumuş ve onlarda babaları ve anneleri gibi Kırıma gitmek istiyorlardı. Onlarda gayet iyi biliyorlardı ki ana vatan gibisi yoktu. Haklıydılar gerçekten de yok çünkü. Kırım'ın o güzel manzarası içinde tütüyordu İhtiyar Savaşçının. Az kalmıştı önce o, daha sonra eşi Melek hanım. kırıma gidecek ve sırayla gözlerini Kırımda yumacaklardı. Zor oldu buraya kadar Savaşçı için ancak ona huzur verecek olan bir tek Kırım'dı. Gün geldi çattı Savaşçı Kırım'a gitti. Kırım'ı gördükten sonra bir körünün başında vefat etti. Ayrılışı da hayatı gibi acıklıydı. Savaşçı artık bir ölüydü. Muhtemelen o dönemde Kırımlıların Kırım'a gömülmesi yasaktı. Yasaktı çünkü toprakları onların elinden alınmıştı. Ancak İhtiyar Savaşçı huzurla uyudu çünkü o Kırım'a gömülmüştü. Melek Hanım artık yalnızdı ama onu teselli eden komşusu Gülnara Hanım vardı. Melek Hanımda biliyordu aradan 2 yıl geçmiş ve kendisininde sayılı günleri vardı. Nasıl olduğunu hayla tam olarak anlayamadığım Melek Hanım'ın felç oluşunun belkide bir etkisi vardı. Melek Hanım kocasını gömdükten sonra elbette Kırım'da kalmak isterdi ancak bu mümkün değildi. İşte bu son sene sinde dileği gerçekleşti ve bir süre Kırım'da kaldı. Ve artık onun da göçme vakti gelmişti. Artık o da ayrılmıştı buradan. Tıpkı İhtiyar Savaşçı'nın cenazesinde olduğu gibi Melek Hanımın da cenazesine çok kişi katılmıştı. Acı vericiydi buraları okurken, çünkü kendimi orada onlarla hissediyordum. Sanki ben yaşamıştım tüm bunları. Melek Hanım ve İhtiyar Savaşçı'nın en büyük oğulları Atik son defa sürgün yerine dönmüştü. Hikayede sıkça adı geçen Gülnara Hanımda kendi hikayesinin sonunda yolu Atik ile kesişiyordu. Atik tahminim 40 yaşlarında idi. Ve Gülnara Hanım ise 75. (-Elbetde evlenmediler-) Atik, Gülnara Hanımı da Kırım'a götürmüştü. Daha sonra Gülnara Hanım'a ne oldu bilmiyorum. Çünkü romanımızda da burada bitiyordu.
Ben gerçekten etkilendim. Siz nasıl etkilendiniz merak ediyorum. Yorumlar kısmından hislerinizi ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın lütfen.

Kommentare